Türkiye’ye gelirsek Türkçe konuşuruz

Birleşmiş Milletler’i andıran oyuncu kadrosuyla tüm dikkatleri üzerinde toplayan “Violetta”, kısa sürede öyle başarılı oldu ki, Latin Amerika Nickelodeon Ödülleri’ne de damgasını vurdu.
Başrol oyuncularından Martina Stoessel ‘en iyi yeni yıldız’, Pablo Espinosa ‘en iyi oyuncu’ ve Mercedes Lambre de ‘en iyi uygunsuz karakter’ seçildi. Biz de bunu fırsat bilip İtalya’da konser veren dizi ekibinin beraberinde aldık soluğu. Roma’daki Palalottomatica’da etkileyici bir şov sahneleyen bu yetenekli gençlerle dizinin başarısını ve hayallerini konuştuk. Bu arada unutmadan; “Violetta”nın Türk sevenlerine bir flash sürprizi var. Dizinin jenerik şarkısının şöhretli bir pop şarkıcısı tarafından yorumlanan Türkçe versiyonu, fazla yakında Disney Channel’da takipçileriyle buluşacak. Şarkının tutacağı kesin, benden söylemesi...

Martina Stoessel (Violetta) Jorge Blanco (Leon) Violetta iki erkek arasında

Size Türk sevenlerinizin selamını getirdim.
Martina Stoessel: Teşekkürler. Bu olağanüstü! Biz de Türk hayranlarımızla tanışmak isteriz. Sonuçta Roma’da konser vereceğimizi de hiç tahmin edemezdik fakat işte buradayız. Türkiye’ye gelmeyi de hayal edemiyoruz fakat kim bilir bakarsınız orada da konser veririz. Ve bu da olağanüstü olur. Türkiye’deki hayranlarımızla ve dostlarımızla tanışmayı fazla isterim.
Jorge Blanco: Belki bir dahaki röportajı orada yaparız, kim bilir...

Disney’le yollarınız nasıl kesişti?
Martina Stoessel: Ben şarkı söylerken keşfedildim. Sesimi dinledikten akabinde bir televizyon programı için seçmelere girip girmeyeceğimi sordular. Ben de “Kesinlikle girerim” dedim. Babamla konuştum ve akabinde değişik seçmelerden geçtim. Sonunda rol benim oldu.
Jorge Blanco: Öncesinde altı sene Disney’le çalışmıştım fakat arayıp “Bu proje için makul olabilirsin” dediklerinde fazla sevindim. Beni ilk defa bir seçmeye çağırıyorlardı ve netice olağanüstü oldu.
Leon ve Violetta arasında neler olacak? Malum, ikinci sezonda Leon’un kafası biraz karışık...
Jorge Blanco: Evet, Leon’un kafası karışık. Ne bir evet ne de bir hayır diyor. diğer yandan da niyeti uygunsuz olan Diego, Violetta’yı kendine çekmek için uğraşıyor. Onunla da aralarında bir rekabet oluştu. Diego’nun uygunsuz karakteri yüzünden ikisi arasında yaşananlar da ilgi çekecek gibi gözüküyor.
Martina Stoessel: Violetta iki erkek arasında kalıyor. İkisi de onu seviyor...
Kendinizi geleceğin yeni ‘Disney’den çıkan dünya çapındaki yıldız’ı olarak planlıyor musunuz? Sonuçta önümüzde Justin Timberlake, Miley Cyrus, Selena Gomez gibi örnekler var...
Jorge Blanco: Bunu beklemekteyim tabii. Dört gözle beklemekteyim!
Martin Stoessel: Evet, “Violetta” ile başımıza gelen, sıra dışı bir durum. Hâlâ inanılması çok güç geliyor. Sonrasında gördüğünüz gibi turneler, röportajlar, single’lar oldu. Disney böyle bir başarmanın bundan evvel hiç yaşanmadığını ve bunun bir ilk olduğunu belirtti.

Ekipteki herkes iyi birer şarkıcı, dansçı ve oyuncu. Sizin hayallerinizi nasıl bir başarı hikâyesi süslüyor? Oyuncu olmak mı, sahnede şarkı söylemek mi?
Martina Stoessel: Şarkı söylemeyi ve dans etmeyi seviyorum. İkisini beraber yapmak da gerçekten olağanüstü. Ben ileride kendi şarkılarımı söylemek için şarkıcı olmak arzu ediyorum.
Jorge Blanco: Tüm bunları yapmaya devam etmek arzu ediyorum; kendi şarkılarımı söylemeye, sahnede dans etmeye ve oyunculuk yapmaya... Kim gibi dersen, tıpkı Justin Timberlake gibi. Kendi şarkılarını yazıyor, olağanüstü bir solo şarkıcı ve oyuncu.

SEVMEYENLER HEP OLACAK

Bu diziden akabinde neler bekliyor sizi?
Martin Stoessel: Roma’dan döndüğümüzde Buenos Aires’e giderek çekimleri tamamlayacak, sonrasında da tatile çıkacağım. Şimdilik başka projeler görünmüyor. Turneye devam edeceğiz. Ardından da kitabım yayınlanacak.

Ne kitabı bu?
Martin Stoessel: Hayatımı ifade eden bir kitap. Hikâyemi anlatmak için yazdım. Bu işe nasıl başladım, ne hissettim... Küçüklüğümden beri çekilen fotoğraflarım da olacak içinde. Yani sahip olduğum her şeyi görecekler.

Ünlü olmadan evvelki hayatınızı özlediğiniz oluyor mu?
Jorge Blanco: Ben bu işi yapmayı seviyorum. Gezmeyi, turneye çıkmayı, şarkı söylemeyi ve dans etmeyi... Ama bir yandan da ailemi ve arkadaşlarımı özlüyorum. Neyse ki artık sosyal ağlar var da aradaki mesafeler kısalıyor.

Sizi sert şekilde eleştirenler var mı?
Martina Stoessel: Elbette ki. Her vakit da olacak. Ama bir zaman akabinde üzülmemeyi ve bununla yaşamayı öğreniyorsunuz. Bu mevzuda yapabileceğiniz bir şey yok. Zira yaptığınız işi sevmeyen vatandaşlar hep olacak. Sizi seven insanları bulmak ve onlara tutunmak zorundasınız. Diğerlerinin sizi kabul etmesini bekleyemezsiniz.

Hayallerinizi süsleyen bir rol var mı?
Jorge Blanco: “Batman”deki Joker gibi beni zorlayacak bir rolün içinde olmayı fazla isterim.
Martina Stoessel: Amelie gibi bir karakteri oynamayı isterim. Bir de uygunsuz birini canlandırmayı. Ama gerçekten uygunsuz olacak.

Bu gülüşle mi?
Martina Stoessel: Bu gülüşle daha iyi olur. Bir kereliğine uygunsuz olmak isterim. Bu yaşta yaşlı bir kadını oynamak da isterim. Bence eğlenceli olur.
İtalya konserinde, İtalyanca konuşuyordunuz. Fransa’da Fransızca. Konser öncesi repliklerinizi ezberliyor musunuz?
Martin Stoessel: Evet, sahne öncesi konser vereceğimiz yerin dilinde repliklerimizi çalışıyoruz. Türkiye’ye gelirsek de Türkçe konuşuruz. Sonuçta hayranlarımız bizi izlemek için gayret sarf ediyor, biz de onlar için bunu yapıyoruz.

 

Diego Dominguez (Diego) Facundo Gambande (Maxi) Dominik’te bile kızlar rahat bırakmadı

“Violetta”nın başarısını neye bağlıyorsunuz?
Facundo Gambande: Başarının arkasındaki ekibe, arkadaşlığa bakmak lazım geliyor. Ekrandaki başarıdan fazla, kamera arkasındaki başarıyı dikkate almak gerek.
Umutlar, aşk ve arkadaşlıkla alakalı bir dizi “Violetta”. Bu kadar izlenmesindeki en mühim etken nedir sizce?
Facundo Gambande: Bence bir tane özel sebebi yok. Aile ve arkadaşlık bağları ön planda olduğundan dolayı aileler seviyor. Müzik ve dans da ön planda...

İşinizdeki en çok büyük zorluk nedir?
Diego Dominguez: Kesinlikle ailelerimizden uzak kalmak.

“Violetta”dan akabinde hayatlarınızda neler değişti?
Facundo Gambande: Eskiden dışarıda dolaşırken bir kişi bile beni tanımazdı, şimdi ise sokakta yürüyemez oldum. Bu durum sadece Arjantin’le de sınırlı değil üstelik. Tatile Dominik Cumhuriyeti’ne gitmiştim, orada bile kızlar rahat bırakmadı. Sahilde güneşlenmeyi bırak, lobiye çıkamadım. Otel hayranlarla doluydu ve beni bekliyorlardı. Turneye çıkıyoruz, sahneden inince otele dönmeden bir yerde yemek yemek istiyoruz fakat imkansız oluyor. Ama bu da işimizin bir parçası. Sonuçta hayranlar, sizinle sevgilerini paylaşmak istiyor.

Hayranlarınızın sizin için yapmış olduğu en çılgın şey neydi?
Facundo Gambande: Aldığım hediyeler, çok büyük bir TIR kasasını doldurur. Hatta köpeğim için hediye alanlar bile var. Brezilya’da bunlar olurken, Guatemala’da değişik bir şey yaşadım. Oteldeki odamda otururken birden camda genç bir adam belirdi ve benden gitarını imzalamamı talep etti. Diziden bir kız arkadaşımla beraberdim, ne yapacağımı bilemedim. Keşke bir kameramız olsaydı. (Gülüyor)
Diego Dominguez: Bende de benzer durumlar var fakat tabii ki yatak odasından içeri girme gibi bir durum yok. (Gülüyor) Dizide uygunsuz karakteri canlandırıyorum, bu yüzden şirin kızlardan fazla annelerini tavladım. Genelde anneler benimle fotoğraf çektiriyor. Bana dokunmak, imza almak için geliyorlar. Gerçek olduğumu görmek istiyorlar demek oluyor ki.

Anneler serseri erkeklerden mi hoşlanıyor demek oluyor ki?
Diego Dominguez: Buna inanmaya başladım. Kötü erkekleri kendilerine, iyi erkekleri kızlarına istiyorlardır belki de, kim bilir... Biliyorsun ki idolleri John Travolta...

Hayalinizdeki rolü öğrenebilir miyim?
Diego Dominguez: Ben “Godfather”da oynamayı isterdim...
Façunada Gambande: Ben de Ninja Kaplumbağa veya James Bond olmayı isterim.

Rugero Pasquarelli (Federico) Lodovica Comello (Francisco) Aynı kafadayız

İkinci sezonda sizleri neler bekliyor?
Rugero Pasquarelli: Benim karakterim Federico, uzun bir turneden akabinde büyük bir tecrübeyle geriye dönüyor. Ama arkadaşlarının da desteği sayesinde bunun ayaklarını yerden kesmesine izin vermiyor. Ve sonunda nihayet aşkla karşılaşıyor.
Çekimlerde de ekrana yansıttığınız kadar eğleniyor musunuz? Oyuncular olarak aranızda iyi bir uyum var mı?
Lodovica Comello: Gerçekten fazla güzel bir grubuz biz. Rekabetin fazla olduğu böyle bir ortamda bulunması nadir bir arkadaşlığımız var. Bu yüzden kendimi fazla şanslı hissediyorum. Hepimiz aynı kafa yapısındayız. Çalışmadığımız zamanlarda da fazla sık bir araya geliyoruz. Aramızdaki uyum, haliyle faaliyet ortamımıza da yansıyor ve bizim için bu yoğun faaliyet ritmini fazla daha basit hale getiriyor.
Rugero Pasquarelli: Ben, bizi çok büyük bir “Violetta” ailesi olarak görüyorum. Hepimiz aynı tutkulara sahibiz; dans etmeye, şarkı söylemeye ve oyunculuk yapmaya bayılıyoruz. Ve bu bizi birleştiren en mühim etken.

Sizin yaşınızdaki her gencin rüyası değil mi bu; şarkı söylemek, dans etmek, tüm dünyada tanınmak?
Rugero Pasquarelli: Ben bunun her gencin rüyası olduğunu düşünmüyorum. Örneğin benim erkek kardeşim futbol oynamaktan hoşlanıyor, bu zamana kadar ne şarkı söylemeye ne dans etmeye hevesi oldu. Amcam da kasap. Yani genel bir heves değil bu ailede.

İkiniz de İtalya’dan geliyorsunuz. Bu kadar genç bir yaşta evinizi, ailenizi, arkadaşlarınızı bırakıp Arjantin’e taşınmak, yeni bir memlekette yeni bir hayata başlamak zor olmadı mı?
Lodovica Comello: Kesinlikle hiç basit olmadı. İkimiz de değişik zamanlarda taşındık Arjantin’e. İkimiz de tek kelime İspanyolca bilmiyor, kimseyi tanımıyorduk. Bu yüzden özellikle ilk zamanlar fazla zor geçti. Ama yaklaşık olarak iki ay içinde bu ilk şoku atlatmayı başardık; pek fazla arkadaş edindik, Arjantin’deki hayata alışmaya başladık.
Rugero Pasquarelli: Aileden, arkadaşlardan uzaklaşmak fazla zor fakat er veya geç herkesin yaşaması lazım gelen bir tecrübe bence. Şu anda kendimi fazla daha olgunlaşmış hissediyorum.

Kendinizi Disney’in gelecekteki starları olarak görüyor musunuz? Yeni bir Miley Cyrus, Justin Timberlake, Zac Efron gibi mesela?
Rugero Pasquarelli: Biz şimdilik sadece anı yaşamakdayız, işimizi fazla seviyoruz, fazla eğleniyoruz...
Lodovica Comello: Justin Timberlake benim için bir idol. Onun yerinde olabilmek, bana ulaşılmaz gibi geliyor. Ama tabii sebep olmasın?

Rollerinize nasıl hazırlandınız?
Lodovica Comello: “Violetta” sadece bir dizi değil, aynı dönemde bir okul. Her gün dans ve müzik derslerimiz oluyor. Çok yoğun bir antrenmandan geçiyoruz. Fiziksel olarak formda olmamız lazım geliyor.

Geleceğe dair planlarınız, hayalleriniz ne?
Lodovica Comello: Ben “Violetta” bittikten akabinde şarkıcılığa devam etmek, kendi şarkılarımı yazmak ve albüm çıkarmak arzu ediyorum.
Rugero Pasquarelli: Benim pek fazla hayalim var. En çok büyük hayalim ise pek fazla değişik alanda başarılı bir sanatçı olabilmek.

 

 

 

Leave a Reply