Kütüphane stadyumlar

Yer Arjantin.. Buenos Aires.. Yüksek kültür bakımından bana göre Paris ile Londra’nın yeni dünyadaki içiçe geçmiş hali.. Protest, romantik ve kültürlü bir toplum... Caddelerinde adım başı kitapçı ve çiçekçiye rastlarsınız... Hem stadyum hem kütüphane... 2006’da bu fantastik ülkeye görevli gittim ve Independiente-Racing Club maçını izledim. Tribünde şahane anlara tanıklık ettim.. Hem de ne anlardı..

‘Kitapları açın’

Estadio Libertadores de Amerika Stadı’nın tribünlerinde 75 bin çılgın vardı. İki takım da başkent temsilcisiydi ve stadyumları arasındaki mesafe sadece 1 kilometre... Böyle olunca rekabetin boyutunu artık siz düşünün..
Devre arasına kadar her şey bildik türdendi. Çıldıran, coşan onbinler, yeri göğü inletiyordu. Ama gelin görün ki, bu deliler ordusu, devre arasında ‘kitap okudu.’ Tekrarlıyorum, kitap okudu.. Ünlü hakem Horocio Elizondo’nun (2006 Dünya Kupası finalinde Zidane’a kırmızı kart gösteren hakem) ilk yarıyı bitiren düdüğü oyunculara, ‘soyunma odasına’, seyircilere de ‘kitapları açın’ komutuydu sanki. Cep kitapları bir çok taraftarın pantolonunun arka cebindeydi. İncil bile okuyan vardı...

Şiir okuyan genç

Hele o sırada 45 dakika bağırmaktan yüzü kıpkırmızı olmuş gencin, kız arkadaşına kitaptan şiir okuyan görüntüsü tam Oscar’lıktı. Duramadım. Locadan çıkıp yanlarına gittim, romantik fanatiklerin... Flavio, esmer güzeli Erica’ya, Neruda’nın Aşk Sonesi şiiriyle sesleniyordu. O gün duygu dolu dizeleri sanki bu yazı için not almışım. “...İstersen incele gece karası gözlerinle beni, yeter ki yelken açıp uyuyayım isminde...” diyor. Anlayacağınız, tangocuların diyarında yeşil zemindeki oyun kadar, trübündeki gösteri de çok çekici.
Bitmedi, Latin Amerika’dan anlatacağım ‘şahane manzaralar’.. 2010 yılında da bu sefer Brezilya’da Sau Paulo-Corinthians maçından önce ilginç anlara tanık oldum. Arjantin’de trübünde gördüğüm aykırı manzaranın bir benzeri Morumbi Stadı’nın önündeydi. Stat kenarında eğlenen taraftar kitlesinin içinde farklı biri vardı. O kişi kitap satıyordu. Adam, güzelim Portekizcesi ile “Neruda, Llosa, Fuentes Fuentes” diye hançeresini yırtarcasına bağırıyordu. Sanırsınız bu ünlü edebiyatçılar futbola da soyundu... Sordum o kitapçıya, ‘Satışlar iyi mi?’ “Şu kaşkol ve forma satan benim kardeşim. Ben, bugün ondan daha çok kazanıyorum” demez mi? Buyrun, buradan yakınız..

Bizde de okunsa...

“Ne var ki bunlarda, Latin Amerika’nın bu iki fantastik ülkesinde maçlarda olaylar olmuyor mu?” diyenleri duyar gibi oluyorum. İsveç’te bile oluyor. Anlatmak istediğim bu değil ki... Benimki, bilinçli ve kültürlü taraftar kitlesi arayışı.. Buradan bir çağrım var. Başta Çarşı, UltrAslan, Genç Fenerbahçeliler, Farozlular, Teksaslar, Tatangalar, Kırmızı Şimşekler, Boz Baykuşlar olmak üzere bütün taraftar gruplarına...
Sahi bizim maçlarda stat kenarında kitap satana rastladınız mı? Ya da stadyumda devre aralarında kitap okuyana.. Gelin ezber bozalım.. Bu hafta ve bundan sonra stadyumda bayraklarımızın yanına kitap yakışmaz mı?

Leave a Reply