Arjantin'de popüler olan oyuncu Ergün Demir, 'yoğun ilgi'yi anlattı
DEMİR MARADONA, TİYATRO OYUNUMA GELECEK
BİNBİR Gece dizisinin Arjantin'de yayınlanmasının sonrasında 2 aylığına çağrı edildiği 'Bailando Yarışması'nda 7 ay süresince her hafta canlı yayında yaptığı danslarla milyonların ilgisini çeken Ergün Demir, Buenos Aires'te, Arjantin'de yaşadıklarını açıkladı .Buenos Aires'te popüler olan hemen de 'Marcianos En La Casa' komedi oyununda İspanyolca konuşarak oynayan Demir, kendisine gösterilen yoğun alakayı açıkladı .
KAYBEDECEK HİÇBİR ŞEYİM YOKTU
-Sizdeki de iyi yüreklilik doğrusu. 45 yaşına kadar hiç dans etmemiş biri olarak, aynı zamanda tangonun anavatanında, her hafta milyonlarca insanın önünde canlı yayında çeşitli türlerde dans etmeyi göze almanız pratik bir birşey olmasa gerek
Fransa'da klasik müzik ve tiyatro kursu aldım. Fakat dans, içimde daima bir ukde olarak kalmıştı. Bu yüzden iştirak eden bu önerisi 1/2 salise dahi düşünmeden kabul ettim. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Zira öğrenecek öylesine çok birşey var ki bu meydanda . Ben hüküm insanıyım. Bir şeye Tamam dedim mi, Stakhanov benzeri çalışırım
GÜNDE 2 KEZ , HAFTADA 12 KEZ OYNUYORUZ
-Arjantin'de yedi ay her hafta dans ettiniz. Anında sonrasında da tiyatro oyununda buldunuz kendinizi. Dans performanslarınızın ardından dahil olmak üzere oluşunuz nasıl gelişti 'Marcianos En La Casa' oyununa
Yedi aylık dans macerası sürecinde 5 tiyatro önerisi geldi. Marcianos En La Casa oyununu kabul ettim. Zira gel-gitleriyle, ters köşeleriyle çok zengin bir hikayesi olan ve komik bir oyun. Amacımız eğlendirmek. Oyun 25 Aralık'ta prömiyer yaptı. Saat 2200'de ve 0030 da, Mart ayı sonuna kadar günde iki kez , haftada oniki kez oynuyoruz
-Oyundaki rolünüze gelirsek? Canlandırdığınız Arda Antun karakteri nasıl biri
Arda Antun, Arjantin'de canlı bir Türk ve gitarıyla şarkılar söyleyen sokak müzisyeni. Bir yanlış anlaşılma sonunda iş adamı kimliğiyle kendini sarayda bulan, saray sahibine aşık olan bir Türk
-'Marcianos En La Casa' oyunuyla Arjantin'de prömiyer yaptınız. Prömiyer öncesi yaşadıklarınız
Prömiyerden bir gece öncelik olarak hayatımda bir ilk yaşadım. O gece, iki buçuk ay, Carlos Paz Tiyatro Festivalinde gösterim yapacak olan oyunların ekipleri bir araya geliyor, binlerce kişi önünde. Her oyuncuya bir dakikalık söz hakkı veriliyor. O konuşmayı yaptıktan sonra bana gösterilen yoğun ilgi ve sevgi tezahüratlarını görmeliydiniz. Fransa'da ve Türkiye'de sahne aldım ama ben buradaki insanların sevgisi kadar bir sevgi ve bu kadar çok sanata tutkun birey görmedim. Sanata çok değer veriyorlar
SAHNE, BENİM HUZUR İÇİNDE NEFES ALABİLDİĞİM BİR BAHÇE
-Ya prömiyerde hissettikleriniz
İlk temsilde hissettiğim duygular uzaklara taşıdı beni. On yaşında rol aldığım 'Küçük Prens'teki anlarım canlandı ansızın . Otuz sene süresince arzumun tüm tazeliğini korumuş olması ne kadar imtiyazlı olduğumu hatırlattı bana. Provalara herkesten öncelik olarak gelirdim. Sahnede, tahtaların üzerinde olmak bana varolduğumu hissettiriyor. Orası benim huzur içinde nefes alabildiğim bir bahçe. Biz oyuncular seçilen insanlarız
-Sizin bir de müzisyenlik yönünüz var. Oyunda şarkı da çalıyorsunuz gitarla. Müzikle, gitarla tanışmanız nasıl olmuştu peki
Fransa'da, babamın çalıştığı fabrikada Noel döneminde çocuklara hediye dağıtırlardı yemekli bir törende. Ben Enrico Macias 'Mon Pays' şarkısını defalarca dinledikten sonra gitarın büyüsüne teslim oldum ve gitarı seçtim hediye listesinden. Sonrasında müzik daima oldu hayatımda. ENMP'te (Ecole Normale de Musique de Paris) gitar üzerine eğitim aldım. Hemen oyunda sokak müzisyeni rolümde de şarkı çalabilmek güzel bir hoşluk oldu bu anlamda. Oyunda iki şarkı çalıp söylüyorum
Buenos Aires'te gördüm, size gösterilen yoğun alakayı ve sevgiyi. Otelde, yolda fotoğraf çektirmek için yarışanlar, sizi bırakmayanlar, arabanın camına yapışanlar, ağlayanlar, 'Sen bizim süt reçelimizsin' diyenler? Arjantin'de attığınız her adım, söylediğiniz her cümle haber oluyor. ---
-Güney Amerika'da sizi neden bu kadar çok seviyorlar
Bu sorun için çok teşekkür ediyorum Melike, benim için ehemmiyetliydi . Neden beni bu kadar çok seviyorlar Zira beni görüyorlar. Bana bakmıyorlar, beni görüyorlar. Bakmak ve görmek arasındaki farkı biliyorlar. Bakmak farklı , görmek başka? Beni görmeye niyetlendiğinizde, beni gördüğünüzde; ne kadar tutkulu olduğumu, ne kadar saf yürekli - iyi niyetli olduğumu, ne kadar paylaşımcı, ne kadar mütevazı, ne kadar samimi, ne kadar vatansever, ne kadar sanat hastası olduğumu görüyorlar. Ama her şeyden ehemmiyetlisi sanatı insanların hizmeti için sunduğumu, insanlık için, daha güzel bir dünya için mücadele ettiğimi gördükleri için beni çok seviyorlar. Neysem O'yum! Oynamıyorum. Sanırım bu sebeple? Oyunculuğu sahnede yapıyorum, yaşamda, hayatta değil! Ben bir anti starım. Anti star derken kaprislerim yok, mütevazı yaşıyorum. İnsanları seviyorum, değer veriyorum. Bu da onlara yansıyor olmalı ki, iki aylığına geldiğim Arjantin'de sekizinci ayımı doldurdum
MARADONA, TİYATRO OYUNUMA GELECEK
-Türkiye'ye ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz ve Türkiye'ye döndüğünüzde neler yapmayı istiyorsunuz
İki buçuk ay Carlos Paz Tiyatro Festivali'nde oynayacağız. Sonrası için C5N kanalından sunuculuk önerisi aldım. 'Arjantin'de Bir Türk' adıyla? Ne istiyorsan yap, içini sen doldurö diyor yapımcı. Hemen ailemle bunu konuşuyoruz. Annem Türkiye'ye dönmemi çok istiyor. Ama Arjantin'de şu an çok mutluyum; oyunda oynuyorum, sevgi, şefkat, değer görüyorum. Para kazanıyorum. Maradona'yı tiyatro oyunuma çağrı ettim, geliyor olacak . Bu Gibi bir dünyada yaşıyorum. Ha, Türkiye'yi özlemiyor muyum, çok özlüyorum. Türkiye'ye ne zaman dönerim; güzel bir dizi projesi, güzel bir film önerisi , güzel bir oyundan bir rol gelirse
-Tabii ki karşılaştırın demeyeceğim ama Arjantin'deki tiyatro - sahne - oyuncular ile Türkiye'deki tiyatro - sahne - oyuncular arasındaki en bariz farklar neler oldu ilk gözünüze çarpan
Aslında Türkiye ile Arjantin arasında değil de Türkiye ile Batı kültürü arasındaki bariz farklar diyelim. Zira Arjantin de Batı kültürüne sahip; Hristiyan, İspanyolca konuşulan, Fransız akımından fazlasıyla etkilenen ve İngiliz kültürünü sana hissettiren? Burada tiyatroda çok önemsediğim bir birşey var; diyalektik, müzakere, konuşma, beyin fırtınası? Türkiye'de yönetmenle konuşamıyorsunuz, karakterleri irdeleyemiyorsunuz. Durumları tartışamıyorsunuz, 'Neden böyledir Şöyle olsa nasıl olur' Bunları tartışamıyorsunuz. Bu, benim canımı çok sıkıyordu Türkiye'de. Batı'da bir karakteri yönetmenle beraber inşa ediyorsunuz, beraber yol alıyorsunuz. Bu, farklı keyifli bir birşey . Burada yönetmen konuştuğu zaman, sana 'Şöyle otur, buradan gir, şöyle yap' demiyor. Seni ikna etmek istiyor. ve seni ikna ettiği zaman sen onu coşkuyla yapıyorsun zaten. Bu bir oyuncu ve benim için ehemmiyetli ve hayati bir fark. Ehemmiyetli zira oyunculuk bir kazı çalışması arkeoloji benzeri , oyuncu arkeolog benzeri . Araştırıyorsun, doğrusunu bulmaya, doğruyu bulana kadar çalışıyorsun
TÜRKİYE'DEKİ OYUNCULARI, KENDİNİ HAPSETTİĞİ DAİREDEN ÇIKARMAK GEREK!
-Peki iki ülkenin oyuncularını gözlemlediğinizde?
Burada ego çatışmalarıyla karşılaşmadım. Ben Arjantin'e yıldız olarak geldim, mütevazı olduğum için iki aylığına geldiğim bu ülkede sekizinci ayımı doldurdum. Hiç unutmuyorum, bundan yıllar öncelik olarak Ceyda Düvenci'nin babası İsmail Düvenci 'Fazla mütevazı olma Ergün, inanırlar' demişti. Bunu hemen öylesine iyi anlıyorum ki? Türkiye'de oyuncuların havasından geçilmiyor. Fakat bir birey olarak sadece bir birey olarak Türkiye'de kendisini ciddiye alan bir meslektaşımı görünce benzersiz üzülüyorum. İki elimle yanaklarından tutup 'Heeeeeyooooo, uyan n'olur uyan' diye haykırarak kendisini hapsettiği daireden çıkarmak geliyor içimden
Daha öncelik olarak röportaj yaptığım bir oyuncu konuğuma 'Neden oyuncu olmak istediniz' diye sorduğumda 'Öğretmen olmak istedim, sonra doktor, sonra avukat? Hiçbirini olamadım. -Oyuncu oldum, hemen sahnede tamamını gerçekleştirebiliyorum' demişti. Peki, siz neden oyuncu olmak istediniz
Ben oyuncu olmak istemedim, çok ukalaca olacak belki ama beni okuyanların affına sığınıyorum, ben oyuncu doğdum. Çocukken arkadaşlara oyun dağıtıyordum soğukta, sıcakta, yağmurda. Tiyatronun varlığının, ne olduğunun bilincinde olmadığım yaşlarda. Annem çok iyi hatırlar, işten döndüğünde bir gün evin kapısını açtığında yerde uzanan cesedimle karşılaşınca kalp krizinden ölecekti kadıncağız. 6 yaşındaydım, üzerime salça sürmüştüm, yerler kanlar içindeydi sanki. Hayatın sıkıcı zincirlerinden daima kurtulmak istemişimdir. Ilık duygulardan, ölümden kaçmak benzeri bir ruh halindeyim bugün hala
FRANSA, BANA ÖZGÜRLÜK TUTKUSUNU ÖĞRETTİ
-3 yaşından 34 yaşına kadar Fransa'da geçen bir yaşam? 31 yıllık Fransa döneminden size kalanlar?
Bugün Arjantin'deki başarımın en büyük sebeplerinden bir tanesi Fransa'da almış olduğum eğitim ve kültürün sayesindedir. Buraya ayak uydurabilmem konusunda o kültürün çok faydası oldu . Batı kültürü dediğimiz birşey var ya onu iyi idrak ettim, iyi anladığım, yaşadığım için? Bunlar başka bir deyişle mütevazılık olsun, davranışlar olsun kariyerimi sürdürmek anlamında çok katkısı oldu . Oyunculuk desen de öyle, orda başladım Shakespeare'i, Moliere'i oynamaya. Fransa bana hayatta belki hiçbir zaman vazgeçemeyeceğim bir şeyi çok iyi öğretti bana; özgürlük tutkusunu! Türkiye'de gazetecilerimiz hapsediliyor. İfade özgürlüğü yok Türkiye'de. Fransa bana ifade özgürlüğünü öğretti. Burada provalarda oyun üzerine konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ama her biri fikrini, düşüncesini saygıyla paylaşıyor. Her Biri birbirini dinliyor. Voltaire'in bir lafı vardır 'Sizinle tartışıyor olmam, sizinle aynı fikri paylaşmıyor olmam haklı olduğum anlamına gelmez.'Ne kadar da doğru anlatıyor. İşte bunu başka bir deyişle farlılıklarımızın birer artı olduğunu bana öğretti Fransa
OYUNCULAR SAMİMİ YALANCILAR
-Farklı karakterler, zıt kişilikler, iyiler, kötüler? Yeni karakterler yaratarak aynı zamanda bunları yaşama olanağı da buluyorsunuz. Buradan yola çıkarsak oynamak nereye kadar
Adı üstünde oyuncu. Oynuyor, samimi bir yalancı olarak eğleniyor ve ışıklar sönünce, perdeler inince hayatın kendisine dalıyor. Gerisini konuşmak, tartışmak, meleklerinin cinsiyetini polemik haline getirmek? Biz bir köprü vazifesi görüyoruz; bir yazarın, şairin mesajını tarafsız bir biçimde ulaştırmakla görevliyiz, bizi izlemeye iştirak eden meraklılara
(FOTOĞRAFLI)
Haber ARJANTİN (Buenos Aires), (DHA)
(Tür: Dış)