Al Venezüella’yı vur Arjantin’e!

Deniz GÖKÇE
deniz.gokce@aksam.com.tr

Dün bu sütunda "zenginlerin en perişanı" adını takarak Venezüella'nın felaketini gündeme getirmiştim. BP verilerine göre bugün dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Venezüella'nın, her yıl 80-100 milyar dolar arasında petrol ihracatı olmasına rağmen, şu anda resmi kur ile bir dolar eşit 6.3 bolivar olan parasının, Merkez Bankası tarafından "resmen kabul edilen ithalatçı sanayicilere" bir dolar eşit 11-12 bolivar fiyatla satılması ve gerçek karaborsa piyasasında ise bir doların 84 bolivar fiyata alıcı bulması anlaşılabilir mi? Evet, yanlış yok tam 84 bolivar, yani resmi kurun tam 13 misli kadar bir fiyata! Bu ülke, vatandaşına petrolü nerede ise bedava vermekte, Küba ve Bolivya gibi ideolojik yandaşlarına da oldukça beleş sayılabilecek şekilde petrol hediye etmekte idi. Ama üretim yapan sanayici döviz alırken ya dev bir fiyattan almak zorunda idi, ya da döviz bulamadığı için üretimi durduruyordu. Ocak 2014 ayında resmi enflasyon yüzde 56 idi, enflasyonun gerçeği kaç, sadece Allah bilir tabii! Ülkenin resmi bütçe açığı yüzde 10 civarında ve gerçek bütçe açığı da yüzde 14'e yaklaştığından şakır şakır para basılmakta! Durum zaten karaborsa kurdan kabaca izlenebiliyor!Ben Venezüella'nın durumunu gündeme getirdikten bir gün sonra The Wall Street Journal da Venezüella'nın petrol gelirlerinin neden sanayicilere verilemediğini, neden ülkede döviz sıkıntısı olduğunu oldukça detaylı şekilde açıkladı. Venezüella 60-70 milyar dolarlık dış borç sahibi idi. 

Borçları 2008'den beri bekliyor

İçeride ise 14 milyar dolar ülkenin petrol üretimini sağlayan şirketler ve ortaklarına borcu vardı. Ülkenin 8 milyar dolar kadar da üretim için ithalat yapan sanayicilere borcu vardı.4 milyar dolar kadar da başta havayolu şirketleri olmak üzere hizmet sektöründeki iç ve dış firmalara borcu mevcuttu. Ayrıca ülkede çalışan yabancı firmalara (yabancı doğrudan yatırımcılar) karlarını transfer etmeleri için 10 milyar dolar kadar ve 2008 yılından beri de beklettiği döviz borcu vardı. 
Ama Ekonomi Bakan Yardımcısı Rafael Ramirez her fırsatta yabancılara ve iç sanayicilere "Venezüella hiçbir zaman dış borcu konusundaki mükellefiyetlerinden sapmamış, her zaman dış borçlarını ödemiştir!" diyerek ortalığı sakinleştirmeye çalışıyordu . Venezüella'daki popülizm, ideolojik ve berbat ekonomi yönetimi 15 yıl evvel Chavez ile başlamış ve 2013 yılında Chavez öldükten sonra da hiç bir ekonomi nosyonu olmayan, sadık adamı, şoförlükten gelme N.Maduro kontrolü tamamen elden kaçırmış ve ülkeyi bir yılda bugünkü duruma getirmişti. 

100 yıl evvel zengin ilan edilmişti

Tabii bir de Latin Amerika genelinin gerçeği var. Arjantin Venezüella'dan daha da kötü durumda. Ama buraya nasıl geldi? Arjantin'in hikayesini de detaylı aktaracağız ama bir iki ufak değinme yapalım. Arjantin 1914 yılında, yani kabaca yüz yıl kadar evvel, bir sonraki zengin ülke olarak ilan edilmiş ve 43 yıl boyunca da yüzde 6 ortalama büyüme yaşayarak Avrupa'dan göç edenlerin temel hedefi ülke olmuştu. Ülke Fransa, Almanya ve İtalya'dan daha zengindi ve en zengin 16 ülkenin kişi başına gelirinin yüzde 92'si kadar kişi başına geliri vardı. Sonra da popülizm ve diktatörlük geldi. 1930, 1943, 1955, 1962, 1966 ve 1976 yıllarında askeri darbeler ve diktatörlük yaşandı. Sonuç ne oldu? Yukarıda bahsedilen en yüksek kişi başına gelirli 16 ülkenin bugün sadece yüzde 43 kadarı bir kişi başına gelir sahibi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra iş başına gelen ve 1946 ve 1974 arasında ülkeyi 3 defa eline geçiren Peron popülizmi ve "seçilmiş diktatörlük" yaklaşımı bugün de Bayan Kirchner ile devam etmekte. 
Venezüella Arjantin'e bakıp geleceği görmeli idi. Hatta Latin Amerika'daki komşuları Uruguay ve Şili'de, askeri darbeler sonrasında bile nasıl siyasi ve ekonomik reform yapıldığını incelemeli idi. Olmadı ve sonuçta ülke bugün de irtifa kaybetmeye, çöküşe devam ediyor. 

Open all references in tabs: [1 - 3]

Leave a Reply